İnsan bu hayatta çok şey ister.
Hepimiz bir şeylerin çoğalmasını isteriz.
Birileriyle konuşurken anlaşılmadığımızı düşünür daha fazla açıklama yapmaya çalışırız.
Yediğimiz yemeğin yanına birkaç çeşit daha koyarak aldığımız lezzeti artırmaya çalışırız.
Alışveriş yapar, beğendiğimiz şeyi bir daha bulamayız diye birkaç rengini daha alırız.
Daha fazla hissetmek, daha fazla keyif almak isteriz.
Peki, bir şeylerin miktarını arttırdığımız halde neden sonuçlardan tatmin olamıyoruz? Neden daha fazlasına ihtiyacımız varmış gibi hissediyoruz?
Miktarını arttırdığımız her şeyin etkisi mi azalıyor?
Etiketiyle aylardır giyilmeyi bekleyen kıyafetlerimiz..
Düzene girmeyen çekmecelerimiz..
Okunmayı bekleyen kitaplarımız..
Cevaplanmayı bekleyen maillerimiz..
Hayatın telaşı içerisindeyken nasıl bir karmaşa içinde yaşadığımızın farkında bile değiliz.
Yediklerimiz ve hatta kafamızın içi karmakarışık...
Peki, bu karışıklıktan nasıl kurtulabiliriz?
İnsan tercihlerinin yaparken kendine sormalı:
‘’ Benim buna ihtiyacım var mı? ‘’
“ Dolabın içinde duruyor ama ben onu kullanıyor muyum? Ya da ne zamandan beri kullanmıyorum? ”
Sonra ayrıştırmaya başlamak gerekiyor. Ufak hareketlerle, zorlanmadığımız yerlerden başlamalıyız.
Telefonumuzdaki mesajları, fotoğrafları, mailleri elektronik postaları temizleyerek başlayabiliriz.
Elektronik postaların gelen kutusu içinde klasörler oluşturarak ilgili posta ile alakalı klasörün içinde taşıyarak bir düzen oluşturup ihtiyacımız olmayan mesajları da ayrıştırmış oluruz. Bizim için önemli olan mailleri yıldızlayarak daha hızlı bulabilmemizi sağlayabiliriz.
Bir çok gelen mesaj var. Bu gelen mesajların altında eğer üyelikten çıkmak istiyorsanız diye bir link bulunmakta ve bu linke tıklayarak mesaj almak istemediğimiz listelerden ayrılarak gelen mesajları azaltmayı sağlayabiliriz.
Telefon rehberimizde kim bilir ne kadar çok gereksiz ve hiç görüşmediğimiz insanın telefon numarası var öyle değil mi?
Ayakkabı ve kıyafet dolabımız..Her ikisi için de aynı şeyleri söylemek mümkün. En son aldığımız kıyafeti ya da ayakkabıyı kaç kez giydik? Evlerimizde daha etiketi üzerinde ya da kutusundan hiç çıkmamış yığınlarca kıyafet ve ayakkabı bulmak mümkün. Peki, bunların bize ne kadar teması var?
Düşünülmeden alınmış, onun altına bunu giyerim bunun üstüne bunu giyerim diye paralar verdiğimiz ayakkabı ve kıyafetlerimiz var. Son altı aydır kullanmadıklarımızı ayrıştırabilir, ihtiyaç sahiplerine ulaştırabilir, satabilir ya da sevdiklerimize hediye edebiliriz.
Çantalarımızın içleri ve cüzdanlarımız da temizlenebilir. Ufak notlar yazdığımız kağıtlar, içi bitmiş kalemler, tel tokalar, uzun süredir kullanılmayan banka ve alışveriş kartları ve ya tarihi geçmiş ilaçlar cüzdanımızda ya da çantalarımızda gereksiz yer kaplıyor olabilir.
Peki, insan eşyalarını vermeye kıyamıyorsa ne yapmalı?
Bu sadeleşme sürecinde eğer eşyalarınızı vermeye ya da hediye etmeye kıyamıyorsanız hepsi bir kutunun içine toplanıp, ayrı bir yere kaldırılabilir. Aradan 6 ay geçtikten sonra hala o eşyaları kullanılmayan eşyalar varsa işte onları vermenin ya da hediye etmenin tam zamanı..
İnsan bu sadeleşme sürecinden sonra gereksiz olan alışverişten kaçınarak, bütçesini de toparlama imkânı bulabilir.
Tüm bu süreç kişinin psikolojik olarak da rahatlamasına da imkân sağlayacaktır. Artık aklınızın da o kadar karışık olmadığını fark edeceksiniz.
İnsan hayatında sadeleştikçe daha düzenli ve daha mutlu bir yaşantıya sahip olabilir.
İstek mi ihtiyaç mı ? 🤔
YanıtlaSilEvet az olanın teması daha iyidir
YanıtlaSilKatıldığım ve hayatıma uyguladığım bir yaşam biçimi sadelik.Bu yazıya ek olarak bir şey eklemek istiyorum . Bizim kullanmayıp sakladığımız eskimiz başkasının yenisi olabilir💞
YanıtlaSilMeryem Ayhan çakır
YanıtlaSilziyanda olan tek canlı insandir
helede zaman ziyani.
"Azın bereketi var." derlerdi büyüklerimiz.Somutta bu kadar yükümüzün olması kim bilir soyutta neleri etkiliyordur. Teşekkürler..
YanıtlaSilSadeleştirme hep istenen şey...
YanıtlaSilUygulayabilenlerden oluruz inşaAllah
miktar arttıkça etki azalır yasasını bilmediğim için hayatımın bir bölümünde çok büyük sıkıntılar yaşamıştım... şimdi iyi ki diyorum :))
YanıtlaSilİnsan ne kadar çok okursa o kadar tatmin olurum zannediyor. Halbuki tam tersini veriyor hayat. Farkında olmak dileği ile..
YanıtlaSilBazende sadeleşmek isteriz yaşadığımız ortam buna uygun değildir..
YanıtlaSilSadeleşmek, yüklerden kurtulmak, hafif bir insan olmak… ne güzel hatırlattınız, teşekkürler
YanıtlaSilNe kadar da farkındalığımız az elimizdeki, evimizdeki eşyalarla ilgili olarak. Teşekkür ederim bunları bize hatırlattığınız için.
YanıtlaSil