İşe yetişmem gerekiyor.
Eşimin gönlünü almam gerekiyor.
Para kazanmam gerekiyor.
Çocuğuma rol model olmam gerekiyor.
Faturaları ödemem gerekiyor.
İhtiyaçlarımız hiç bitmez. Dolayısıyla koşuşturmacamız da bitmez. Eğer ihtiyaçlarımızı giderebilmek için hareket etmeye başlarsak, ihtiyacımız olan konuda hem öğrenmeye hem de marifet kazanmaya başlarız.
Lezzetli yemek yemeyi seviyorum. Bakıyorum zamanla, nerede ne yenir benden iyi bilen yok.
Tam da istediğim gibi biriyle tanıştım. Ne yapıyorum? Kendime çeki düzen veriyorum. O neyi sever, neyden hoşlanmaz dikkat ediyorum. Zamanla bakıyorum onu benden iyi tanıyan yok.
Kolay yoldan para kazanmak istiyorum. Öyle çalışarak zengin olunmaz diyorum. At yarışı oynuyorum ve her seferinde bu kez olacak diyorum. Atları benden iyi bilen yok.
Çok para kazanmak istiyorum, atlara da merakım var. Atların bakımı, ırkı, anatomisi gibi detayları araştırıyorum. Bir de bakıyorum ki, atları benden iyi bilen yok.
İsteğimiz olan konudaki problemleri çözme derdine düşeriz.
Problemim; Ali ile nasıl ilişkimiz olabilir?
Problemim; nasıl zengin olurum?
Problemim; lezzet için hangi çiftliğin etini kullanmalıyım?
İşin açıkçası insan nerede derde düştüyse orada çare aramaya başlıyor.
Aile içinde ilişkilerim nasıl olmalı?
İşyerinde stresle nasıl baş edebilirim?
Zamanımı daha iyi nasıl yönetebilirim?
İnsan problemi kadar çözüm üretebilme marifetine sahip olduğundan o konuda gelişime açıktır. Dolayısıyla aradığımız huzura, mutluluğa kavuşabilmek için önce istek ve ihtiyaçlarımızı doğru yere koymak, sonra hareketi başlatmak gerekir.
İnsan her zaman bulunduğu yeri kendisi için yetersiz görür. Bir üst seviyeye çıkmak ister. İstekler oldukça ihtiyaçlar bitmeden devam eden bir süreç. Böylece hareket hep var olur. Yolda inişler çıkışlar olur. Hedefe giderken bir gerginlik, bir kaygı olur.
Çok güvendiklerimiz olur, meğerse para için benimleymiş. Zor zamanlarda ummadığın yerden destek gelir. Bazı dostlar olur sıkıntını halletmiştir, senin haberin olmaz. Yoldaki engeller ve baskılar, birbirimize olan sevgiyi de kıskançlığı da öfkeyi de dostluğu da açığa çıkartır. Yol engeller ve desteklerle dolu.
İnsan kendisi için hep daha iyisini hep daha fazlasını ister. Onun için bu yolda hep iniş çıkışlarla, hep kaygı ve tasalarla karşılaşır. İnsan bu yolda çok insanla karşılaşır, kendini ve çevresini de daha iyi tanır. Aynı zamanda yol uzun, engellerle ve desteklerle dolu. Yollarda karşılaştığımız her insanda sevgiyi kıskançlığı öfkeyi dostluğu görebilmek mümkün.
Öncelikle insanın bir şeyleri yapma niyeti, bir rotası olması gerek. Yola çıkmak için yeteri kadar neden yoksa önceki alışkanlıklarına yaptıklarına tekrar geri döner. Hayatında bir dönüşüm, gelişim olmaz. İsteklerimiz hedeflerimiz hep bir amaca ulaşmak içindir. İnsanın ancak amacının gücü kadar hedef ve arzularına konsantre olabileceğini unutmamak gerekir.
İnsanın amacı bir ev yapmak olduğunda nasıl yalnızca temellerini atıp kenara çekilmiyor. O evi tamamlamak için birer birer o tuğlaları eklemek, sıvamak, fayans döşemek gibi pek çok şeyi sırasıyla yapması gerekiyor. Aynen bunun gibi insanın dünyadaki arzu ve hedeflerinden daha büyük bir amacının olması ve bu amacına uygun doğrultuda neyi, neden yaptığını bilerek adım atması gerekir ki yapıp ettikleriyle o amacına yaklaşabilsin.
Amaç yoksa, istekler bir yere varmıyorsa insan da bir yere varamaz. Tatmin olmaz.
Elinde tuğla var, beton var, demir var. Bunları ihtiyaç hissetmişsin ki almışsın. Elinde malzeme var ama ev yapma amacın yoksa duvarı öremiyorsun. Elindekilerin sende olmasının bir anlamı kalmıyor. Bugün insanlar istemekten vazgeçmediği gibi her an daha fazlasını istemeye de gönüllü. Alıyor ama karşılığında bir amaç, varış noktası yok. Sonuç yok.
Varlıkta yokluk çekmek, işte böyle bir şey, imkân var ama marifet yok. O zaman bir anlamı yok. Aslında kaybettiğimiz, unuttuğumuz gerçek bu. İmkânlardan ziyade amacımızın olması, hareketimizin olması gerek. Her şeyin elimize hazır verilmesinden ziyade onu kazanırken yolda tanıdıklarımız, yaşadıklarımız, kazandıklarımız bizi biz yapan.
İnsanın mutlu, başarılı olabilmesi için kendisine fayda sağlayan yolda olabilmesi ve o yolda kalabilmesi gerektiğini anlaması gerek. Emek harcaması, işine gelmese de o anda anlamaya çalışması, anlamak için kendine zaman tanıması ya da adına ne dersek diyelim bu gerçekliği kabul etmesi gerekir. Bunun için insanın hedefi doğrultusunda samimi niyetleri olmalıdır.
Yola çıkmayan, üretime geçmeyen hem bir yere varamaz hem de yolda kalamaz. Bunu da ancak isteklerimiz için çaba sarf ederek başarabiliriz. Yoksa dengeye oturtamadığımız hiçbir şeyde kazanan olamayız.
Durma, ne yapacaksan yoldayken yap…
Kaleminize ve yüreğinize sağlık hayat koşturmasında yine insanı toparlayan bir yazı olmuş
YanıtlaSilEmeği geçenlere teşekkürler 🌷
İnsan yolun sonuna varmayı düşünürken, amacını ve yolun güzelliklerini kaçırabiliyor.
YanıtlaSilİnsan çok fazla şey yapınca, çok yorulunca o yorgunluğun karşılığını alacağını zannediyor ama gerçekten de her tarafa tuğla atınca o bina örülmüyor. Tuğlayı tuğlanın üstüne dizmek gerekiyormuş.. Teşekkürler 👏
YanıtlaSilİnsanın amacı yeterince motive etmiyorsa harekete geçemez geçse de sürekli olmaz. Öyle bir motivasyon ki O olsun başka hiç bir şey olmasın…
YanıtlaSilEvet durma gerçekten, hareketi aman durdurma
YanıtlaSilDurma! En önemli strateji bu olsa gerek
YanıtlaSilAmaçsız almak, satmak, amaçsız kullanmak, amaçsız okumak, öğrenmek, amaçsız evlenmek, amaçsız yaşamak... Amaçsız ne yapıyorsak kısır kalmakta, ne kendimize nede çevremize faydası var! Ne de güzel anlatılmış amacını belirle, ve öyle bir amaç olsun ki ulaştığında ona harcadıklarına değsin, kar etmiş ol. Kaleminize sağlık. Hatırlatma için teşekkürler.
YanıtlaSilİstediğimiz konuda problem çözme derdine düşeriz. O zaman ne istediğimiz neyi merak ettiğimiz ne kadar da önemli. Merak ettiğim konu beni geliştirecek mi yoksa olduğum yerden geriye mi götürecek? Kaleminize sağlık..
YanıtlaSilAmaç yoksa, istekler bir yere varmıyorsa insan da bir yere varamaz. Tatmin olmaz.
YanıtlaSilElinde tuğla var, beton var, demir var. Bunları ihtiyaç hissetmişsin ki almışsın. Elinde malzeme var ama ev yapma amacın yoksa duvarı öremiyorsun.
İnsan hayatı boyunca mutlu ve başarılı olmayı ister ama amacı olmadan ve doğru hamleleri yapmadan bunu başaramaz. Sadece istemek yetmiyor bu çok güzel anlatılmış kaleminize sağlık 🌺
Çok hatırlatıcı bir yazı, yüreğinize sağlık. Yazanın da okuyanların da dualarının kabulüne sebep olacak çabalarının kabul olduğu bir ömür nasip olsun.
YanıtlaSilInsan zanlarıyla yaşıyor malesef. Ke dimi yetetsiz sandığım yerde hareketi durduruyorum. Akan su bulanık olmaz bunu, akarsu denize ulaşana kadar ne uzun yol gidiyor. Yolda sıkıldım sıkıldım 2 gün tatile ihtiyacım var demiyor, insan zoej görünce pes ediyor. Çok motive edici bir makale.tşekkürler
YanıtlaSilDurma, ne yapacaksan yoldayken yap…
YanıtlaSilÇok keyifli ve faydalı bir yazı olmuş, emeğinize sağlık🌸
İnsana dününü düşündüren yarınını dizayn etmesine yön veren bir yazı olmuş. Gerçekten bu dünya telaşesinde doğru bir amaca yönelik hareket en önemli çıkış noktası.. teşekkürler
YanıtlaSilKaleminize saglik:)
YanıtlaSilAmaç , tuğlaların arasındaki harç gibidir. Amaç yoksa duvarda olmuyor.
YanıtlaSilYola çıkmayan, üretime geçmeyen hem bir yere varamaz hem de yolda kalamaz. Bunu da ancak isteklerimiz için çaba sarf ederek başarabiliriz. Yoksa dengeye oturtamadığımız hiçbir şeyde kazanan olamayız.
YanıtlaSilDurma, ne yapacaksan yoldayken yap…
Yolu en güzel şekilde; razı olmuş ve razı olunmuş şekilde tamamlamak nasip olsun bizlere 🧡
Biz napıyoruz elimizde tuğla harç ile yan komşunun evinden gözümüzü ayıramıyor ya da oyalayıcılarla ilgilenmekten tuğlaları üst üste koyamıyoruz . Hatırlatma İçin teşekkürler 🧡
YanıtlaSil