Güneşin Altında

Küçük köyün dışındaki yemyeşil bir vadide Ahmet adında bir çiftçi yaşardı. Ahmet, hayatını doğaya ve toprağa adamıştı. Bütün gün çiftliğinde çalışan çok marifetli bir adamdı. Ancak geçirdiği kaza sonucu bacaklarında meydana gelen rahatsızlıktan dolayı zamanla yürüyememeye başlamıştı. İşte o zaman, köy halkı ona "Engelli Ahmet" demeye başlamıştı.

Ahmet'in bedensel engeli onun içindeki coşkuyu, umudu ve sevgiyi söndürmemişti. Her sabah, çiftliğin önünde tekerlekli sandalyesine oturur ve doğaya bakarak gününü başlatırdı. Köyün gençleri ona yardım eder, tarlaları sürer ve ektiği ürünleri hasat ederdi. Ahmet, onların yardımıyla çiftliğini idare etmeye devam etti.


Bir gün köyde bir yabancı belirdi. Adı Leyla'ydı ve şehirden kaçmıştı. Bedensel engelli bir ressamdı ve doğanın güzelliğini resmetmeye tutkulu biriydi. Leyla, Ahmet'in çiftliğine vardığında, çiftliğin huzur dolu atmosferinden etkilenmişti. Ahmet'in tekerlekli sandalyede oturarak tarlaları seyrettiğini gördüğünde, onunla derin bir bağ kurmuştu.

Ahmet, Leyla'ya çiftlikte konaklama ve resim yapma olanağı sunarak ona yardımcı oldu. Leyla, doğanın renklerini, kuş seslerini ve rüzgarın melodisini tuvale aktarmaya başladı. Ahmet ise her gün onun yanındaydı, ona ilham kaynağı oldu.

Bir gün, Ahmet'in sağlığı daha da kötüleşti. Artık yataktan bile kalkamıyordu. Ancak, Ahmet'in kalbi hala gençti ve Leyla'nın yanında olmayı istiyordu. Leyla, ona bakmaya başladı, onunla sohbet etti ve onunla resim yapmayı sürdürdü.

Birlikte geçirdikleri zaman, ikisinin de hayatında derin izler bıraktı. Leyla, Ahmet'in azmini, sevgisini ve yaşama sevincini keşfetti. Ahmet ise Leyla'nın sanatındaki derinliğiyle tanıştı.

Bir gün, Ahmet'in hayatı sona erdi. Ancak, onun sevgisi ve öğretileri köyde sonsuza kadar yaşayacaktı. Leyla, Ahmet'in mirasını sürdürdü, çiftliği devraldı ve burada yaşamaya devam etti. Onun ruhu, çiftliğin her bir köşesinde, her bir çiçekte ve her bir rüzgarda yaşamaya devam etti.

İnsanın hayatında yaşadığı problemler, onu marifetlendirmek içi vardır. Problemler yaşadığında şikayet etmek yerine çözüm üretmeye başladığında güçlenir ve çözüm becerisi artar. İmkanların azlığı, insanın problemlerini çoğaltır. Her imkansızlıkta ise yeni bir çözümleme sistemi oluşmaya başlar. Böylelikle insan daha çok problemi çözer hale gelir.

Ahmet'in yaşamı da bize engellerin aslında ruhumuzu zenginleştirebileceğini ve insanların imkansızlıklar içinde marifetlenebileceğini gösterdi. Leyla da onun mirasını taşıyan bir meşale olarak, güneşin altında yeni bir yolculuğa çıktı…




Yorumlar

  1. İnsanın hayatında yaşadığı problemler, onu marifetlendirmek içi vardır. "Keşke ilk söylenenler ilk söylendiğinde anlaşılsaydı " kaleminize sağlık 🤍

    YanıtlaSil
  2. İmkanların azlığı, insanın problemlerini çoğaltır. Her imkansızlıkta ise yeni bir çözümleme sistemi oluşmaya başlar. Böylelikle insan daha çok problemi çözer hale gelir.

    YanıtlaSil
  3. Emeğinize sağlık💐

    YanıtlaSil
  4. M.A.Çakır
    ALLAH insana akil ve her ihtiyacini gormek için bir vucut verdi birde hava guneş,su,toprak, neyi nasıl yapacağinida öreti aslında hic proble yok insan arada saptirmasin diye çükü problemler verir şikayet ise azgınlığın sebebidir. Aslında
    şikayet ettikçefayda ve marifet konusundan vazgeçtiğini belirtir...

    YanıtlaSil
  5. İmkansızlıklar içerisinde marifetlenmek.. Emeğinize sağlık 💐

    YanıtlaSil
  6. Acaba ne kadar Marifetliyiz ..??

    YanıtlaSil
  7. Oysa insan imkanla problemi çözeceğini zanneder... Bilse ki imkansızlıktı problemin çözümü aslında...

    YanıtlaSil
  8. Bazen bir şeyi imkan olmadığı için yapamadık diye düşünüyoruz. Bu makale böyle olmadığının ne güzel bir ıspatı olmuş…🌺

    YanıtlaSil

Yorum Gönder