Farklılıklar Bizi Biz Yapan

Okulun ilk günü o ilk heyecan; kiminin en güzel hatıralarıdır kiminin de en hatırlamak istemediğidir...

Evden farklı bir yerde olmak, okul sıralarında oturmak, yeni arkadaşlar insanlara çoğunlukla heyecan verir. O heyecan, kimine gün saydırır… Son 10 gün, son 9, 8, 7… Son bir hafta kaldı… “Haftaya bugün okullar başlıyor…” Bazı çocuklar da aynı cümleyi farklı tonlarla söyler. İçinde bir miktar kaygı, bir miktar gerginlik, bir miktar ne yapacağını bilememek barındıran bir tonlama… Hatta o tonlamaya karın ağrıları eklenir, kaçacak yer aranmaya başlanır.

Melih de o bazı çocuklardan biriydi. Okuldan çok korkuyordu. Üstelik iki yıl anaokuluna da gitmişti. Oraya alışması da uzun sürmüştü. Zaman geçtikçe hem arkadaşlarına hem öğretmenine bağlanmıştı. Hatta ayrılırken çok ağlamıştı. Şimdi ise ilkokul birinci sınıfa başlamak, onun için yepyeni bir başlangıç demekti. Annesi için ise yeniden kapıda bekleyeceği günler demekti. Melih, o sabah da kapıdan çıkarken, okulu gördüğünde, sınıfına girerken, sırasını seçerken ağlama krizine girmişti. Ders sırasında sık sık sınıftan çıkıp annesinin yanına gidiyordu. Annesi de sabırla onun alışmasını bekliyordu. ‘’Alıştık artık her sene başı böyleyiz.” diyordu. Alıştık diyordu ama anlam veremiyordu. 

Oysa ablası hemen ilk günden okula alışmış hatta ilk teneffüs arkadaş bile edinmişti. Gerçekten beş parmağın beşi bir olmuyor diye düşündü. Kendisi de kardeşinden farklıydı. O hep neşe ile okula gitmiş okulu hep eğlenceli bulmuştu. Oysa kardeşi okula gitsin diye annesi bir hafta boyunca sınıfa kardeşiyle girmişti. Sonra alışmıştı kardeşi, bununla birlikte annesi başta bayağı endişe etmişti.



Şimdi kendisi de annesi gibi, Melih’ten dolayı biraz şaşkındı. Sınıfta Melih’in anaokulundan arkadaşı Mert de vardı.  Fakat aynı sırada oturmadıkları için yine huzursuz bir şekilde sınıftan çıkıp annesinin yanına gitti. ‘’Eve gidelim, eve gidelim, annecim ne olur eve gidelim.” dedi. ‘’Neden okulda durmak istemiyorsun?” diye sorduğunda, “Bu okul çok büyük korkuyorum, diğer okulumu istiyorum.” diye cevap verdi. Annesi diğer çocuklara baktığında hayret ediyordu. Aralarında mızmızlananlar vardı elbette ama birçoğu sanki hep buradaymış gibi çoktan uyum sağlamıştı bile. 

Sonra öğretmeni gelip sakinleştirmeye çalıştı Melih’i. O sırada Mert yanlarına gelip Melih'i teselli etmeye başladı. “Melih, burası bizim yeni okulumuz. Burada yeni şeyler öğreneceğiz, korkmana gerek yok. Bak ben de yanındayım, yeni bir sürü arkadaşımız da olacak… Hem şurada oyun hamurları da gördüm.” dedi. Melih arkadaşıyla birlikte hamurların yanına gidince annesi biraz rahatladı. Şu birkaç gün geçtiğinde Melih’in alışacağını biliyordu. Ablası da ona okulun ne kadar faydalı ve eğlenceli olduğunu anlatmıştı.
Melih'in annesi bir an: ‘’Acaba ben nerede hata yaptım, eksik bir şey mi yaptım?” diye düşündü. Çünkü çocuğunu iyi yetiştirmek için elinden geleni yapıyordu. Ayrıca ablasına da aynı davranmıştı. Melih’in de sosyalleşmesi için her fırsatta etkinliklere, kurslara götürüyor kalabalık ortamlara sokmaya çalışıyordu. Ama ne yaparsa yapsın bir şeylerin kendi elinde olmadığını artık anlamaya başladı. Asıl endişesi ise öğretmenin çocuğunun farkına varamaması ve bu sebepten başarısız olmasıydı.  Çünkü çekindiği için, doğru cevabı bilse de söyleyemez ve bu derslerine yansır diye biraz endişelenmişti.

Melih ve Mert’e bakınca ikisinin olaylara verdiği tepkiler çok farklıydı.  Birisinin hemen alıştığı şeye, diğerinin alışması için zaman lazımdı. Biri hemen yeni insanlarla tanışıp ilişki kurabilirken, diğeri uzunca vakit geçirdikten sonra bağ kurabiliyordu. Bu durumu sadece okulda geçerli değil elbette. Her yerde böyleydi…

Gerçekten hiçbir parmak izi, kar tanesi aynı değil bu hayatta. 

Doğaya baktığımızda ne kadar farklı bitkiler ağaçlar çiçekler olduğunu ve hepsinin ihtiyacının da ne kadar farklı olduğunu görebiliyoruz. Bu kadar farklılık varken biz nasıl ortak bir dil oluşturabiliriz? Okula alışamayan çocuğumuza ne demeliyiz? İşini hemen beceremediği için işi bırakmayan çalışana ne demeliyiz? Ya da okula veya işe zamanında gelmeyen birini nasıl disipline ederiz?





Farklı ihtiyacı fark edip uyum sağlayan iletişime yön verebilir…

Bitkilerin bazısı sadece çiçek açıyor, bazısı çiçek açıp meyve veriyor. Bazısı ise hiç çiçek açmıyor. Farklı ürünler vermeleri onları eksik, yetersiz yapmıyor aksine bizim hayatımıza çeşitlilik katıyor. Verdiği ürüne göre ihtiyaçları da değişiyor. Bazısını sık sık sulamamız, bazısını ise belli aralıklarla sulamamız gerekiyor. Biz onların farklılığını fark edip, nedenlerini anlayıp ona uygun bir besleme yöntemi geliştirdiğimizde; bitkiyi yıpratmamış hatta verimliliği arttırmış oluyoruz. Dolayısıyla bir anne de çocuğunun, bir öğretmen öğrencisinin farklılığını algılayıp ona uygun bir yetiştirme stiliyle yaklaştığında kurdukları iletişimin kalitesi artar… 

Çünkü iletişimin kalitesi algılama kalitesine bağlıdır. Kendinden farklı olanın, farklılık sebebini merak edip öğrenen kimse; o farklılığa en güzel davranış stiliyle yaklaşabilir. Karşısındaki insana işini, okulunun sevdirip onların dönüşümüne yön verebilir…

Farklılıklar hayatın aslında renkleridir, renklerin dilini öğrenmek ise aslında insanın en sevdiği uğraşı olmalı değil midir?




Yorumlar

  1. Zeynep Özkök13 Ekim 2024 11:00

    Farklılıklarımızın sorun değil zenginlik olduğunu anlayınca uyum daha kolay. Aynı aileden defolsak birbirimizden farklıyız. İhtiyaçlarımız beklentilerimiz farklı. Bu farkındalık ilişkilerimizi daha canlı tutar.

    YanıtlaSil
  2. Elinize emeğinize sağlık çok güzel bir anlatım olmuş

    YanıtlaSil
  3. Farkı farkedebilen kişilerden oluruz inşALLAH

    YanıtlaSil
  4. Hayatın bilinmeyen gerçeklerine değinmşsiniz teşekkürler... İnsanların farklılıklarının sebeplerini bilmek büyük bir konfor...💐

    YanıtlaSil
  5. Kim bilir o farklılıklar içerisinde kendimize katacağımız neler var..
    Emeğinize sağlık 🌸

    YanıtlaSil
  6. Farklılıklar iyidir iyi :)

    YanıtlaSil
  7. Farklılıklar insana renk katar... (:

    YanıtlaSil
  8. Çok güzel bir yazı teşekkürler 🙂

    YanıtlaSil
  9. Hatice Kesecek20 Kasım 2024 15:46

    Gerçekten hiçbir parmak izi, kar tanesi aynı değil bu hayatta.

    Bu cümle bile idrak edebilecek çok şey anlatıyor…

    YanıtlaSil
  10. Özellikle yakın çevremize verilen farklılıklar bize bir ikrammış🙏🏼

    YanıtlaSil

Yorum Gönder