Elmadan Gelen Gerçeklik


-Haydi Eda’cım çabuk ol geç kalıyoruz! diye seslendi annesi... 

Eda’nın gözü elmalara takılmıştı. Kırmızı, parlak parlak elmalara bakmaktan kendini alamıyordu. Elmayı çok seviyordu ve yine mevsimi gelmişti. “Acaba hangi yollardan nasıl da kopup geldi, kim bilir?” diye kendi kendine konuşuyordu. Annesi, Eda’nın elmayı ne kadar çok sevdiğini biliyordu. Acelesi olsa da kızının isteğine karşı koyamadı ve tezgahtan elmaları alıp evin yolunu tuttular. Eda, eve girer girmez babaannesine seslendi heyecanla: 

-Babaanne bak, biz ne aldık! Sen çok seviyorsun elmaları, bak yine zamanı gelmiş. Bu elmalar çok güzel. Çok uzun diyarlardan gelmiş bize nasip olmuş.

Torununun elma heyecanı görmek babaannenin yüzünü gülümsetmeye yetmişti. Nasıl da seviniyordu yavrucak. Babaannesi, mevsiminde her gün bir elma zevkle yerdi. Özellikle de tatlı olanları çok severdi.  Şimdi torununa bakıyordu da torunu elmalardan daha tatlıydı. Yeni bir şeyler öğreniyor ve konuşmalarına yansıyordu. Torununa dedi ki: 

-Sen elmaların hikayesini biliyor musun? 

Eda, bu soruyla çok mutlu oldu çünkü bu soru sorulduysa, babaannesi yeni bir hikaye anlatacak demekti. Eda, meraklı bir çocuktu ve hep soru soruyordu. Ama annesi ve babası yoğun çalışıyordu. O yüzden onun sorularına uzun uzun cevap vermeye pek vakitleri yoktu. Neyse ki babaannesi vardı da istediği kadar soru sorup cevap alabiliyordu. Özellikle de babaannesinin hikaye anlattığı anlar, en sevdiği zamanlardı. Onu saatlerce dinleyebilirdi. Babaannesi anlatmayı bitirse dahi Eda mutlaka yeni bir konu açar ve onun üzerine sorular sorardı.

Eda koşa koşa yeni hikayeyi dinlemek için babaannesinin yamacına sokuldu. Çok sevdiği uzak diyarlardan gelen elmanın hikayesi neydi acaba? 

-Uzak diyarlarda bir elma ağacı varmış…” diye başladı babaannesi. Dalları gökyüzüne çıkan bu ağaçta yüzlerce elma yetişirmiş. Onca elma dalında büyür, olgunlaşır ve yemeye uygun hale gelirmiş. Bu süreçte ağaç, onlara dallarıyla gerekli besini yollarmış. Şiddetli rüzgar da olsa yakıcı güneş de olsa, yağmur da yağsa fırtına da kopsa elma zarar görse de olgunlaşıp büyümeye devam edermiş. Çünkü ağaç onu hep korurmuş. Ta ki…. Ne zamana kadar?

-Ağaçtan kopana kadar mı?

-Evet ağaçtaki dalla ilişkisi kesildiğinde elma artık savunmasızdır. Artık güneşe, yağmura, rüzgara karşı daha savunmasız, daha zarar görebilecek konumdadır.  Toplayıp buzdolabına koysak da bir zaman sonra çürür. Çünkü kendi gerçekliğinden ayrıldı, kendi hakikatinden yoksun artık. 

- Şimdi söyle bakalım senin, benim, bizim hakikatimiz ne?  Bizim tutunduğumuz dallar neler olabilir? Hakikatimizden koptuğumuz takdirde tutunmaya çalıştığımız ama asla eskisi gibi güvende olamadıklarımız neler? Aslında elmanın hakikati ile bizimki aynı ve tüm hakikatler tek bir yere çıkar, bu da sana ipucu olsun akıllı kızım.

 


Eda düşünmeye başladı, hikayeler güzeldi ama soruları çok zor oluyordu. ‘’Bunu akşam babamla bir konuşayım, bana yardımcı olsun.’’ dedi ve şaşkınlıkla gülümsedi.

Sahi Hakikat Neydi?

Hepimiz küçük yaşlarda daha meraklı olabiliyoruz Eda gibi. Sorduğumuz sorular, büyüklerimizi bazen düşündürüyor bazen güldürüyor bazen de şaşırtıyor. Ama zamanla büyüdükçe bizde hayatın telaşına koşturmasına kapılıyoruz ve hakikati düşünmeyi bırakıyoruz. 

Bize o elmayı uzak diyarlardan gönderen daha neler göndermiş olabilir? O elmayı veren, ağacını da verdi. Ağaç için toprağı da verdi. Beslenmesi için suyunu da verdi güneşi de verdi. Peki güneşten yağmurdan ve topraktan sadece elma mı faydalanıyor?

Elma ağacın meyvesiydi… Peki biz? Biz de bir ailenin meyvesi olduk. Sevgiyle, şefkatle sarıp sarmalanıp büyütüldük, tıpkı o elma gibi… Sonra kendi gerçeğimizle baş başa kaldık. Şimdi ne olacak?  Uzak diyarlardan geldiğimiz gerçeğini unutup savrulacak mıyız?  Yoksa hakikatle sarıp sarmalanıp kendimizi koruyabilecek miyiz? 

Sizde bu sorunun cevabı var mı?





Yorumlar

  1. insan ilk yaradilişini ve kim yarati
    o duşunceye sahip olup dogru kapidan girerse hayat içerisinde ilerler yaşama amaci ne nereden geldi ve nereye gidiyor bunlar yoksa insanda bir elma gibi çürümeye makumdur.yoksa neden sıra dışıbir hayati olsun ki..
    Elinize sağlık.

    YanıtlaSil
  2. Emeğinize sağlık 💐

    YanıtlaSil
  3. Merak varsa öğrenme var çok güzel olmuş yüreğinize sağlık

    YanıtlaSil
  4. Çok anlamlı bir yazı…
    Yazının kalemine sağlık🌸

    YanıtlaSil
  5. Çok güzel yazılmış, güzel düşündüren bir içerik olmuş.

    YanıtlaSil
  6. Hatice Kesecek20 Kasım 2024 15:36

    Sahi Hakikat Neydi?
    O hakikatin ne olduğunu düşündüren bir yazı olmuş.
    Çok kıymetli.
    Kaleminize sağlık…

    YanıtlaSil

Yorum Gönder